Gürcan Bilgiç - FOTOMAÇ | Zor maçın, daha zor hale gelmesiyle ilk senaryo gerçekleşti. Dargınların barışacağı maçta, rakip kaleye tehlikeli bile gidememişken, Altay öne geçti. İsmail Kartal'ın Kadıköy buluşmasında taraftarlarına sadece galibiyet değil, mücadele eden, isteyen, arayan ve pozisyonlar bulan bir takım gösterme amacı vardı. Özgüvenin bıçak sırtında olduğu takımın ayağa kalkması için elini çabuk tutması gerekiyordu.Fakat tam saha baskıyı soluksuz uygulayan bir rakip vardı karşılarında. Bu noktada İrfan Can, bu takıma neden transfer edildiğini gösterecek fırsatı buldu.
Gencecik kalecisi, resital yapar gibi oynayan Osayi ve Ferdi, skora damgalarını vuran İrfan Can ve Serdar Dursun'la, taraftarına "vazgeçmiyoruz" mesajını veren bir takım seyrettik. İsmail Kartal, söylediklerini yaptırmanın peşine düştü. Mesut'u kenarda tutması, oyuncunun buna pozitif reaksiyon vermesi, birbirlerinin hatalarını örtmek adına koşmaları, oyuncu grubuyla kol kola girdiğini de gösteriyor. Bir sonraki maçta yeni kahramanlar çıkartmanın peşine düşmeli.
Ömer Üründül - SABAH | Altay son 14 maçta sadece 3 beraberlik alabilmişti... Ayrıca çok dar ve kapasitesi sınırlı kadrosunda da dört ilk 11 oyuncusu yoktu. Buna rağmen maç öncesi düşündüğümde Fenerbahçe'den yine olumlu bir futbol ve çok kolay bir galibiyet beklemiyordum. Nedeni de şuydu; basit bir futbol mantığım var. Sezon başından beri bir sistem oturmamış. Kaliteli futbolcuların üst düzey fiziki yetersizlikleri var. Sürekli değişik kadrolarla sahaya çıkılmış. Oyuncuların görev yerleri ile de devamlı oynanıyor (Son örnek de dün gece Ferdi ilk yarı sağ açık, ikinci yarı sol bek). Bu görünüşteki bir takımdan başarılı bir futbol beklemek mümkün değil. Dün de öyle oldu.
İlk 35 dakika Fenerbahçe sahada yokları oynadı. Bu arada skor dezavantajına da düştü. 37. dakikada İrfan Can kendi yarattığı pozisyonu zorlayarak takımına beraberliği sağladı. Bundan sonra Fenerbahçe daha baskılı ve etkili oynamaya başladı. İkinci yarı oyunu Fenerbahçe domine etti. Altay tamamen oyundan düştü. Sonra bir duran topta Serdar Dursun'un klasik bir ters kafa vuruşlarından birisiyle skor avantajı elde edildi. İyi oynamasa da üç puanın sahibi oldu. Çok öne çıkan bir oyuncu yoktu. İlla isim vermek gerekirse, Osayi ve tam hazır olmamasına rağmen Crespo derim. En azından yüreğiyle oynuyor. Ne yazık ki Altay'ın durumu gerçekten üzücü. Seneler sonra lige çıktı ama şu andaki eksikleriyle beraber kadro ve takımın form durumu olarak bana göre ligin en kötüsü. Bakalım bu zorlu yarıştan çıkabilecekler mi... Altay'dan iyi oynayan kimdi derseniz aklımda sadece bir isim kalmış o da Thaciano.
Serdar Ali Çelikler - HABERTÜRK | İsmail Kartal, kendisinin de belirttiği gibi 4'lü diziliş hastası. Zaten, Türk yorumcu taifesinin yüzde 80'inin 4'lü diziliş dışındaki arayışlara alerjileri var. Neydi önermeler?• Vitor, hoca değil bu kadro çok iyi.• Bu takım 3'lü oynamaz..☆☆▪︎ Oysa Attila'nın 4'lüde zafiyet gösterdiğini, sol bekte oynadığı hemen hemen her maçta hatalar yaptığını, neredeyse 1 aydır tel tel döküldüğünü Vitor Pereira görmüş ve onu ancak 3'lüde; son 1 aydır da kulübede değerlendirmişti.▪︎ Aynı Vitor, Kim'in ve Tiseerand'ın katkıları ile iyi bir 3'lü blok kurmuş. Osayi ve Ferdi'ye yeni kimlik kazandırmıştı.
İsmail Hoca geldi. Kim'in yanına Serdar Aziz'i koydu. Mesut'u kesti. Buna "Her boyayı boyadın da bir fıstık yeşili mi kaldı" denir. Herkes uçar da Mesut sürünüyordur o zaman oynatmazsınız. Ama takımda Kim hariç herkes tel tel dökülürken Mesut üzerinden iktidar mesajı vermek bir şey kazandırmaz. Mesut'un fizik gücü, İrfan'dan da Pelkas'dan da iyi. Sene başında hakikaten Vitor'un takımı uçarken 'geberik Mesut' oynamazdı. Ama ne o uçan takım kaldı ne de o geberik Mesut.
Faik Çetiner - FANATİK | Altay ligde 14 haftadır galibiyete hasret. Kriz üstüne kriz yaşıyor. Moralsiz Fenerbahçe için aslında, 'Lokum gibi' rakip. Fenerbahçe’de teknik direktör koltuğuna oturanlar hemen takıma dokunuşlar yapmak istiyor. Mesut Özil kolay lokma olmuş, kulübeye çekilmişti. İsmail Kartal, Osayi ve Ferdi’yi sağ kanada monte etmiş, stoper Szalai’yi de sol beke atmıştı. Önüne de Pelkas’ı koymuştu. (Bir devre oyunda kalabildi)
İlk 45 dakikada Fenerbahçe’den ne organize bir atak, ne de kaleye ciddi bir şut göremedik. Takım oyun sahasının sağ tarafını Osayi, Ferdi ve İrfan Can’la parsellemiş, ümidini onların ferdi becerilerine teslim etmişti. Beraberlik golü de İrfan Can’ın gayreti ve becerisiyle geliyordu. Devre berabere bitince İsmail Kartal hamle yapmada gecikmedi. Pelkas ile Szalai dışarı alıp Nazım’ı sağ beke Valencia’yı (Eski formunu aratıyor) da forvete yolladı. Dama taşı Ferdi’de sol beke geçti. İkinci bölümde gücü belli Altay kendi alanına çakılıp, ofansif futbola yönelemeyince, Fenerbahçe sıkıntıdan çabuk kurtulup işi bitirdi.
Engin Verel - AKŞAM | Bir futbol takımında istenen performans sahada elde edilemiyor ve takım şampiyonluğa oynamıyorsa başkan ve yöneticilerin ilk değiştireceği kişi teknik adam olur. Daha sonra devre arasında işe yaramayanlar gönderilir, yerine yenileri gelir. Bu kanun futbolda, bilhassa Türkiye'de hiç değişmez. Ama görünen o ki Fenerbahçe takım kadrosunda bir değişikliğe gitmeden sezonu tamamlamayı göze almış.
Başkan Sayın Ali Koç'un, "Hoca için yurt dışına çıkıyorum. Bir iki hafta içinde yeni teknik direktör belli olur" açıklamasından 2 gün sonra İsmail Kartal'ı bu göreve getirmesi kulüpteki zihinsel dağınıklığı da çok net şekilde ortaya koyuyor. Her seferinde "Fenerbahçe'nin her zaman B planı vardır" diyen Başkan'ın belli ki bir planı yok. Aklına ne eserse onu yapıyor. Hal böyle olunca da futbolcular da saha içinde İsmail Kartal'ı küçük düşürebilecek hareketleri yapmaktan çekinmiyorlar. İrfan Can'ın gol attıktan sonra çiçeği burnunda hocası İsmail Kartal'a koşup onu onore etmesini bekliyorsunuz ama o Mesut Özil'e koşuyor. Bu pek manidar kutlamanın ne anlama geldiğini ben yorumlamakta güçlük çektim. Zira kendi sahanda ligin sonuncusu Altay'a karşı beraberlik golünü atıyorsun. Ben de bu tabloya bakıp acaba Mesut Özil'i İsmail Kartal mı kesti, yoksa Mesut kendi kendini mi kesti karar veremiyorum.
Ercan Güven - MİLLİYET | Kadıköy’deki mücadele sadece üç puanlık bir maç değildi Fenerbahçe için; İsmail Kartal’ın taşlarını döşediği, üzerinde başta İrfan Can tüm futbolcuların memnuniyetle koştuğu “yeniden takım olma yolunda” bir başlangıçtı.İlk maçında takımın yetenek/performans orantısına bakıp dehşete kapılan İsmail Kartal, çok iyi bir tercih yaptı ve çıkar yol göremeyince yoldan çekileceğine yeni bir yol açmaya çalıştı. Lakin niyet ve sonuç ne kadar olumluysa, o kadar olumsuz başladı doksan dakika!..
Üç haftadır gol atamayan, 14 haftadır kazanamayan, Mustafa Denizli gibi bir efsanesini bile “harcamak” durumunda kalan Altay karşısında başlangıcı berbattı Fenerbahçe’nin… Sanki takıma yeni gelen İsmail Kartal değil, futbolculardı. İsmail Hoca’nın basın toplantısında “olumlu” olarak altını çizdiği kompakt futbol vardı ama gerisi yoktu. Tam 26 dakika rakip ceza sahasında topla buluşamadı Fenerbahçe rakip kaleye şut atamadı. Çünkü tempo yoktu. Oyuna giremiyordu. Aşırı kontrollü oynuyordu. Üstüne ilk çeyrek biterken bir de gol yedi.
İrfan Can’ın Serdar Dursun’u kollaması bununla bitmedi, 76’da kaptığı topla kaleciyi de geçip açısı azalsa da atabilecekken golü Serdar’a attırmak istedi. İlk yarıda golü attıktan sonra Mesut Özil’e gitmesi de var İrfan Can’ın… Sahadaki lider olmak istediği belli.İsmail Kartal 77. dakikada İrfan Can ve Sosa’yı kenara aldı, Mesut ile Zajc hamlesi yaptı. Mesut genç takımdan gelmiş bir futbolcu gibi görevini yapmaya çalıştı. Hoca da kimseyi kaybetmek istemiyor, herkesi istim üstünde tutmayı düşünüyor besbelli.Öyle ya da böyle bir yola girdi Fenerbahçe… Sonu nereye varır bilinmez ama bir yola sahip olmak da küçümsenemez.