Geçen yıl düzenlenen 2022 Avrupa Şampiyonası'nın ardından spora ara veren Fatma Zehra Köse, açıklamalarda bulundu.
Sporculuğu döneminde kendisine her zaman hedefler koyduğunu belirten milli eskrimci, 2014 Yaz Olimpiyatları, Avrupa ve dünya şampiyonasında yaşadıklarını anlattı. Küçük yaşlardan itibaren minikler ve gençler şampiyonasında birçok birincilik elde eden Fatma Zehra Köse, müzisyen anne ve babasından farklı olarak spor hayatına başladı. Spora başlama serüveni hakkında konuşan Fatma Zehra Köse, teyzesi sayesinde eskrime başladığını belirterek, "Teyzem de müzisyen. Konservatuvarda okuyordu. Sahne sanatlarında eskrim dersleri alıyordu. Bir gün dersine beni de götürdü. Eskrime o şekilde başladım. Annem ve babam da her zaman sporun ve müziğin hayatımda olsun diye küçüklükten itibaren hep yönlendiriyorlardı. Spora ilk olarak küçük yaşta cimnastik ile başladım. Daha sonra kısa bir süre voleybol ve basketbol oynadım. Sonra ilk flöre branşı ile eskrime başladım. 2 sene sonra da kılıç kategorisine geçtim" şeklinde konuştu.
2014 yılında gittiği ve Türkiye'nin ilk temsilcisi olduğu 2014 Yaz Olimpiyat Oyunları'na katılmasından bahseden Köse, "Avrupa'nın ilk beşine girip kota almamız gerekiyordu. Bu da dünya şampiyonasını belirleyecekti. Koreli bir rakibim vardı. 14-8 öndeyken maçı 15-14 kaybettim. 2014 Yaz Olimpiyatları'na katılmak için kota sıralamasında o maçı almam gerektiğini biliyordum. Kahrolmuştum maç sonunda. Çünkü çok öndeyken maçı verdim. Fakat sonrasında, bir ülkenin sporcusunu göndermediğini öğrendim. Böylelikle kota bana kaymış oldu. Onu öğrendiğim anda zaten dünyalar benim olmuştu. Çünkü küçüklüğümden beri hayalimdi. İki senemizi buna harcamıştık. Şampiyonaya katılacağımı öğrendiğimde tarif edilemez duygular hissettim" diye konuştu.
Küçük yaşlardan itibaren kendisine hedefler koyduğundan ve hayallerinden bahseden Köse, şu ifadeleri kullandı: "İlk eskrime başladığım zaman 5'inci ya da 6'ncı ayda Uluslararası Süper Minikler maçımız oldu. Orada şampiyon oldum. Böyle küçük yaşta şampiyon olmak beni çok motive etti. Maskeyi taktığım ilk anda kendimi şövalye gibi hissetmiştim. Dolaysıyla başarı geldiği zaman da aslında sorumluluğumu erken yaşta fark etmiş oldum ve üstüne gitmek istedim. Yapısal olarak küçük yaştan itibaren de sorumluluk almaya müsaittim. Her zaman hedefler koydum kendime; 2014 Yaz Olimpiyatları, Avrupa şampiyonası ve dünya şampiyonası oldu. Hayal etmenin başarmanın yarısı olduğunu da anladım. Hayallerimde hep İstiklal Marşı'nı okutmak vardı. Gece yatarken maç anlarını hayal ederdim. Sonrasında federasyon bize başantrenör Valery Shturbabin'i getirtti. Biz Valery ile gerçekten çağ atladık. Altın çağı yaşadık. Çünkü dünyada da çok iyi bilinen bir antrenör. Çalışması çok zor birisidir. Ama ben onunla hayat üniversitesi okumuş gibi oldum. Eskrim konusunda bizlere inanılmaz bir ivme kattı. Hem bilgi anlamında hem de eskrim neymiş onu öğrendik. Piste çıktığımızda her bir sayı için savaştık. Valery bize bunları en başında aşıladı."
Türkiye Eskrim Büyükler Şampiyonası'nda ve dünya büyükler şampiyonasında başarıları olan Fatma Zehra Köse, DHA'ya yaptığı açıklamada, sporculuk hayatının kendisine getirileri olduğu kadar götürülerinin de olduğunu söyleyerek, "Sporculuk dönemim boyunca yani ergenlik döneminde 'spor benden bir şeyler götürüyor' gibi düşüncem oluyordu. 'Sosyal hayat yok, arkadaşlarımı göremiyorum' gibi düşüncelerim oluyordu. Fakat şu anda soracak olursanız iyi ki tüm hayatım bugüne kadar böyle geçmiş. Sporun bana kattığı ve o zorlukların, haksızlıkların bana kattığı her şey beni bugünkü Zehra yapan şeyler olmuş. Beni bugün bu olgun ve sorumluluk sahibi düşünceye getiren şeyler olmuş. Bence hayatın zorluk olmadan bir anlamı yokmuş, onu fark ettim" diye konuştu.
2022 Avrupa Şampiyonası'na katıldıktan sonra spor hayatına ara veren Köse, "Biz beş senedir takımla birlikte Ankara'da çalışıyorduk. Tesis yaşantısı, maddi manevi çok fazla destek alamadım. Ama yine de haklarını yiyemem bana çok şey kattılar. Ama özellikle maddi anlamda sıkışacak raddeye geldim ve son iki senedir çok mutsuz olduğumun farkına vardım. Çok sevdiğim bir iş. Hatta beni ben yapan spor. Ama şunun farkına vardım: mutluluk daha önemli. O sebeple İstanbul'a izne geldiğimde 'ben mutlu olmak istiyorum' diye düşündüm. Mutluluğu tercih ettim. Bu sebeple eskrimi bıraktım" dedi.
Müziğe hep ilgisinin olduğunu söyleyen Fatma Zehra Köse, "Çok güzel yere değindik. Benim annem ve babam da biliyorsunuz ki müzik öğretmeni. Ağabeyim de müzik öğretmeni. Ailede çok müzisyen var. Müzikle haşır neşir büyüdük küçüklüğümüzden beri. Dolayısıyla müziğe hep bir ilgim vardı. Lisedeyken konservatuar sınavına girmek istedim. Fakat ilk milli kampımla konservatuar sınavım aynı güne denk geldi. Bilemedim ne yapacağımı. Hatta o zaman babam, Orhan Gencebay ile iş yapıyordu. Hem müzisyen biri hem de yönlendirir diye tavsiye aldım. Çok bilgin bir insan zaten sağ olsun. 'Müzik seninle her zaman gider, şu anda sporda bir başarın var. Bence sporunu yap, gitarını kamplarına götürürsün, şarkını söylersin' gibi bir nasihatte bulunmuştu bana. Ben sporu öyle tercih ettim fakat her zaman antrenmandan çıkınca stresli ve yorgundum. Gitar ile hep rahatlatırdım kendimi. Her zaman müziğimi dinlerdim, müziksiz yolculuk hala yapamam ama onun dışında müzik benim her zaman hayallerimde var. Sahne deneyimim oldu. Ailem ve ufak tanıdığımızla birlikte sahnede yaşadığım o hazzı, eskrimde de yaşadığımı fark ettim. O yüzden müzikle ilgili bir şey yapmak istiyorum. Hatta bir tane bestem bile var. Umarım bir gün onu da yapmak nasip olur" şeklide konuştu.
Eskrimi bıraktığını fakat formunu korumak için spora devam ettiğini belirten Köse, "Aslında sürprizlerle dolu bir insanım. Zaten eskrimi bırakmam da bir anda oldu. Kesin konuşamıyorum, zaten sporu da bırakmadım. Hem sağlığım için hem de formumu korumak için devam ediyorum. Sporcu olarak geri dönebilirim, antrenör olarak da dönebilirim. Hatta Kadın Milli Takım antrenörlüğü hayallerimin arasında duruyor. Halihazırda eskrimi bıraktığım gibi beden öğretmenliğine başladım. Hayallerimin arasında müzik de var" dedi.
Valery gibi zor bir antrenör ile çalıştığını ifade eden Köse, "Dediğim gibi kuzenlerim ve arkadaşlarım tatile gidiyor. Sosyal medyadan görüyordum. Şu an pişmanlığım ve keşkem yok. Her şeyi iyi ki yaşamışım. İyi ki o haksızlıkları da yaşamışım, iyi ki Valery gibi zor bir antrenör ile çalışmışım. Onunla çok isyan ettiğim, tartıştığım zamanlar oldu. Tabii ki saygımı hiçbir zaman bozmadan" diye konuştu.
Sporculuğun da bir yerde sonlanacağını dile getiren Köse, "Bazı akranlarımla konuştuğum zaman, mesela bir zorlukla karşılaşıyorlar hemen bahanelerin arkasına sığınmak istiyorlar. İnsan psikolojisi böyle. Ben de bunu yapıyorum bazen ama ana fikrin farkında olmak lazım diye düşünüyorum. Hem hayatta her şey geçici, bitiyor bir gün. Mesela sporculuk da bir yere kadar. O devam eden şeyin içerisinde keyif almak lazım. Çünkü o bir süreç ve hiçbir şekilde imkansız değil onun da farkına vardım. Biz 2017'de Avrupa şampiyonluğunu aldığımız zaman biraz imkansız diye gittik ama maç içinde öyle olmadı. O anda enerjimizi ve inancımızı verdik ve bir şeyler oldu. O yüzden hiçbir şeyden kesinlikle korkmayın. Yani bir tek Allah'tan korkmak lazım bu hayatta öyle düşünüyorum. Emin adımlarla ilerlemek lazım. Çünkü herkes hayatında travma veya olumsuzluk yaşıyor. Bunun da farkına vardım. Tek yaşayan ben değilmişim. Diyeceğim o ki o anın tadını çıkarmak, o anı güzelleştirmek lazım" şeklinde konuştu.
Eskrim sporunda zorluk ve haksızlığa uğradığını söyleyen Fatma Zehra Köse, "Aileme çok teşekkür etmek istiyorum. Onlar her zaman arkamdaydı ve yanlışımı da her zaman bana söylediler. İyi ki yanlışımda yanımda olmamışlar. Çünkü onlar öyle yaptıkça bir şeylerin daha çok farkına vardım. Ama ben haklarını ödeyemem. Evet zorluk ve haksızlık yaşadım ama federasyona, bakanlığa, Valery Shturbabın hocama, diğer antrenörlerime, herkese şükranlarımı iletiyorum ve teşekkür ediyorum. Çünkü hayata çok güzel hazırlanmışım" dedi.