Ömer Üründül | SABAH: Fenerbahçe'nin dün geceki maçı rahat kazanacağı daha ilk 10 dakikada belli oldu. Kayserispor, Beşiktaş ve Başakşehir karşısındaki dirençli ve disiplinli savunma kurgusunu sergileyemiyordu. Fenerbahçe ilk 10 dakikayı iki farklı önde geçebilirdi. Devre sonuna kadar kontrol tamamen Fenerbahçe'deydi. Bu yarının öne çıkan bir numaralı ismi Pelkas'tı. Kendisi gol aradı, bir tane çok iyi vurdu, kaleci kurtardı. Bir tane daha netini çok kötü vurdu. Golün asistini yaptı. Yine Thiam'a çok iyi bir asist yaptı ama gol olmadı. İkinci yarıda da maçı garantileyen golün başlangıcı yine Pelkas'tı.
Fenerbahçe, Kayserispor karşısında ilk yarıyı çok farklı bir skorla bitirebilirdi. Bu görüntüye Kayseri açısından baktığımızda 45 dakikayı Lennon ve Kanga ile 9 kişi oynadılar. Teknik direktör Petrescu bu sorunu ancak devre arasında çözebildi. İkinci yarı karşılıklı ataklarla geçti. F.Bahçe ilk yarıdaki kadar üretken olmasa da Samatta ve sonradan oyuna giren Cisse ile 2 gol daha attı. Sonuçta Fenerbahçe zorlanmadan 3 puanın sahibi oldu.Gelelim gördüğüm eksiklere... Gol atmasına rağmen Samatta ve Valencia'daki düşüş devam ediyor. İleri uçta bir tek Thiam kendini öne çıkaran forvetti. Gustavo her zaman vurguladığım gibi tam bir profesyonel.
Uğur Meleke | HÜRRİYET: Sol stoper Szalai, sol bek Caner, sol açık Thiam ve sola deplase olmayı seven Pelkas’ın uyumu süperdi. Süper Lig’in sıralı fikstür esası sebebiyle kulüplerin performansları birbirine benzer seyrediyor: Hemen herkes Antep-Başakşehir-F.Bahçe-Kasımpaşa-Alanya dönemecinde yıpranıyor. G.Saray orada tökezledi, Trabzon hoca değiştirdi hatta. Ama bu fikstürü takip eden Erzurum-A.Gücü-Sivas-Kayseri-Rize süreci de büyüklere hep nefes aldırdı. Beşiktaş orada 15 puan yapıp şampiyonluk yarışına katıldı. Galatasaray 13 yaptı, Abdullah Avcı’nın da ilk 5 maçı o fikstür olduğu için talihliydi doğrusu.
F.Bahçe'de halen bu görece kolay fikstürün içinde. Burası büyükler için oyun oturtup, ligin geri kalanına güçlü girmek için iyi bir fırsat. Erol bulut da arada Sivas hayal kırıklığı olmasına rağmen Ankaragücü ve Kayseri maçlarında olumlu işler yaptı kesinlikle. En azından şunu ispat etti bu iki maçta: Bu takım, gerektiğinde oyunu domine edebilir. Vitesi elinde tutabilir. Koca bir sezonu pragmatik bir ana planla götürmeye kalkmayacak. Dün ilk 45’te 322 isabetli pasla sezon rekorunun kırılması, bu niyetin rakamsal ispatı.
Dün Kayseri önündeki rahat oyunu hem bu pozitif niyete, hem de bireysel performanslardaki çıkışa bağlayabiliriz elbette. Sahayı dikey bir çizgiyle ortadan ikiye bölerseniz, takımın sol yarısı telepatik bir uyum içindeydi: Sol stoper Szalai harika bir başlangıç yaptı. Sol bek Caner, sol açık Thiam ve sola deplase olmayı seven Pelkas’ın uyumu hem gollerin, hem de birçok net pozisyonun temelindeki faktördü. Ozan tamamlanamayan hücumların geri kazanılmasında önemli bir katkı yaptı. Samatta da gezici santrfor oyunuyla, yokluğunda Fenerbahçe’nin niye tökezlediğini hatırlattı bir kez daha. Bulut’un ligin ikinci yarısında halletmesi gereken problem şu: Kalan 20 maçta daha fazla Ankaragücü-Kayseri, daha az Sivas-Gaziantep oyunu oynamalılar. Meselenin özeti bu.
Mehmet Demirkol | FANATİK: Szalari fark yarattı. Serdar’la hemen ortaklık kurdu ve savunma liderliğini aldı. Fizik olarak takımdan öndeydi. Ama asıl önemlisi sakin ve basit oynuyor. Karambole hiç top atmaması çok şeyi değiştirdi. Sanki Mesut’a içinde olmak isteyeceği bir oyun sunalım ve biz de yerimizi kaybetmeyelim der gibiydiler.
Szalai’nin karambole hiç top atmaması çok şeyi değiştirdi. Her mesafede mutlaka hedef gözeterek pas attı. Acele etmedi. Bu, Luis Gustavo üzerindeki yıpratıcı baskıyı çok hafifletti. Çok daha daha bilinçli oyun kurdular. Böyle olunca dar alan savunması içinde özellikle Pelkas’ı demarke buldukları her an pozisyon yakaladılar. Bu pas trafiği sezon başından buyana maça yayıldığını görmediğimiz bir seviye. Daha kompakt alan boşalttılar, savunma derinliğini doğru ayarladılar ve az geri koştular. Sanki Mesut’a içinde olmak isteyeceği bir oyun sunalım ve biz de yerimizi kaybetmeyelim der gibiydiler.
Bu oyunda özellikle Pelkas-Thiam ikilisinin ekstra performans gösterdiğini söylemek lazım. Akışkan oyunları onlara katılmak isteyen başka oyuncuları da çekti. Fenerbahçe merkezden bu tip bir savunmaya karşı bulunması çok zor 5-6 pozisyon yakaladı. Pelkas son vuruşlarda asistlerinin yarısı kadar becerili olsa fark çok büyürdü.
Serdar Ali Çelikler | HABERTÜRK: Maçın 75. dakikasında yazımı yazmaya karar verdim. O dakikada skor 2-0 F.Bahçe lehineydi. Yani Kayserispor 2 gol atabilir maç berabere bitebilirdi. Bunun için yeterli süre vardı. Ama Fenerbahçe takımı bana skordan bağımsız maç yazısı yazdıracak kadar tatminkar bir oyun oynadı. Bana göre Erol Bulut ideal 11 ile sahaya sürmüştü takımını.
Attila ve Serdar tandemi en ideal ikili bence. Ozan-Gustavo ikilisi de ha keza. Onların önünde Pelkas-Thiam-Enner ve en önde Samatta yer alıyordu. Enner'in iyi gününde olmadığı günde Thiam-Pelkas-Samatta üçlüsü hızlı ve seri oyun oynama istekleri ile fark yaratmaya çalıştı. Nitekim Pelkas'ın ara pasında Thiam eşitliği bozdu. 2. devrede Thiam, Samatta'ya golü attırırken Pelkas yine işin içindeydi. Hızlı ve seri paslaşma oyunu henüz istenilen kalitede olmasa da bu yönde istek, bu oyuna karşı planlanmış orta ikilinin (Ozan-Gustavo) defansif duruşları çok iyiydi. Erol Hoca'nın Sosa-Mert Hakan'ı sahaya atması da doğruydu.
Bu oyun mantalitesi kazandırır. Thiam ve Samatta'nın uyumu muhtemel santrafor arayışını bitirebilir. Mesut geldiğinde Pelkas'ın kanada geçmesinde ihtimal tabi. Ama hızlı ve tek pas oynama gayreti Mesut ile daha da iyi uygulanır. Bu sene F.Bahçe açısından ilk defa göbekten ve kanattan olmak üzere her türlü hücum aksiyonunun denendiği bir maç olarak kayıt edildi. Pozisyonlar bulundu ama skor az kaldı. O da ileride artar. F.Bahçe'nin oynaması gereken oyun mantığı bu olmalıdır. Erol Bulut ve oyuncularını tebrik ederim. Attila Szalai, ilk maçında pozisyon bilgisi ve yüksek tekniği ile dikkat çekti. Savunması konusunda fikir sahibi olamadık henüz. Ama ekstra bir oyun kurucu gibi oynayabilen bir stoper görüntüsü verdi.
Ercan Güven | MİLLİYET: Açıkçası Kayserispor Kadıköy’e kaybetmeye gelmişti. Yeter ki, sindirimi zor bir skor olmasın! İlk golü yedikten sonra sanki galibiyetin üstüne yatar gibi tam takım savunma yapmak başka nasıl izah edilebilir. Fenerbahçe ise kazanacağını biliyor ve kazanırken işin şovuna kaçıyor, hızlı oynamayı denemek istiyordu. Neden?.. Mesut Özil oynamaya başladığında bekleyen takım olmak eşyanın tabiatına aykırıydı çünkü.
Kayserispor denemesi yeni bir tarzdı Fenerbahçe için… Erol Bulut’un Mesut Özilli takıma evrilme hamlesiydi. Dünyanın en iyi on numarasını almış takım topu rakibe bırakıp skor tabelasına bakarak doksan dakika geçiremezdi bunda sonra.Ve Kayserispor da yeni tarzı denemek için biçilmiş kaftandı.Denemekle kalmadı Fenerbahçe, başardı da!
Ligin yarısına gelirken son haftaların en hızlı Fenerbahçesini gördük.Lakin hız başka, telaş başka. Antrenman boksörü gibi vurmadan darbe bekleyen rakip karşısında üçüncü bölgeye kadar şimşek gibi giden Fenerbahçe’nin ilk yarıda- orada eli ayağına karışıyordu sanki.İlk devresi 4-5 golle bitecek maçta Kayserispor’un tek taktiği Hanrique ile topu taşıyıp Kanga ile skora gitmekti ki, Gustavo’dan başlayan Szalai takviyeli Fenerbahçe savunması karşısında hayal ötesiydi.
Yeni stoper Szalai elbette gelir gelmez Fenerbahçe savunmasının kralı olmadı… Lakin soğukkanlı bir kere. İkincisi oyunun içinde ayağındaki topu birine verirken bir hamle sonrasını düşünüp pas ihtimalini işaret ediyor takım arkadaşına. Sol ayağı ile verdiği uzun çapraz topları yerini buluyor. Karizma kokuyor adam.Fenerbahçe’nin ilk yarıdaki golü ise forvetin garanti belgesi gibiydi. Samatta, Pelkas, Thiam hepsi golün içinde. Tam anlamıyla ekip işiydi.
Fenerbahçe’nin iyisi her zamanki gibi Pelkas ile birlikte Gustavo, kötüsü Valencia idi. Doğal olarak 70. dakikaya kalmadan çıkıp yerini Sosa’ya bıraktı. Bu bir soru işareti; neden büyük bir düşüş içinde Valencia?Valencia çıkana kadar Fenerbahçe Caner ile tek kanat oynuyordu ama kendi kaderini kendisi yazmış Kayserispor için yetip de artıyordu bile. Thiam sürekli içeri girip pas adamı olamadığı için orta yapmaktan başka çaresi kalmıyordu Fenerbahçe sol bekinin.
İkinci yarı da golle başladı Fenerbahçe için. Daha da önemlisi, sakin ve güvenli bir Fenerbahçe vardı sahada.Ardından oyuna giren Cisse’nin üçüncü golü geldi.Goller bir yana asıl tek kale maç şehvetini yaşattı ev sahibine Kayserispor. Olması gerekenin sebebi oldu.Ancak, tam anlamıyla teslim olmuş Kayserispor karşısında net galibiyet Fenerbahçe’ye farklı hayaller yaratmasın.Adeta bir hediye gibiydi Kayserispor. Hücum etmeyen, savunmada temassız oynayan, boyu uzun, orta sahası etkisiz takım her zaman bulunmaz. Varsa tadına doyum olmuyor ama aldanmamak lazım.