ÖMER ÜRÜNDÜL - SABAH | Terim, rakibin de gücünü göz önüne alarak alışılmış oyun düzenini revize ederek doğru bir taktik plan uyguladı. Önde basmayıp tek blok halinde kompakt bir takım savunması gündemdeydi. İlk 10 dakika biraz sıkıntılı geçti, sonra oyun dengelendi. Devrenin son dakikalarında Immobile'nin geniş alanda arkaya kaçırılması dışında bir tehlike yaşanmadı. Ama ofansif açıdan da kısır kalındı. Akılda kalan tek pozisyon Morutan'ın direkten dönen güzel şutuydu. 2. yarı da dengeli başladı. Galatasaray, ikili mücadelelerde çok istekliydi. İlk yarının aksine ofansif girişimlere daha fazla ağırlık verilmesi isteniyordu. Bu arada Lazio Teknik Direktörü Sarri büyük bir hata yaparak etkili hücumcusu Immobile'yi dışarıya aldı. Bu, Galatasaray'ı zihinsel açıdan daha da rahatlattı. Hücum girişimleri arttı, Kerem çok önemli bir pozisyonda ikiye birde ayağından topu açarak bomboş arkadaşına pas verme şansını yitirdi. Ancak futbol çok ilginç bir oyun. Lazio kalecisi Strakosha adeta yoktan bir gol var etti ve takımının geriye düşmesine neden oldu. Çok kritik bir anda gelen bu gol G.Saray için büyük bir moral motivasyon oldu. Yorgunluğa rağmen son bölümde ikili mücadelelerdeki direnç devam etti. Galatasaray, takım halinde topun arkasına geçerek alan daraltıp rakibe pozisyon imkânı vermiyordu. Sonuçta da mutlu sona ulaşıldı ve çok önemli bir rakip karşısında gruba üç puanla başlandı. Yalnız bir konu göz ardı edilmemeli; takım gol atmış, seyirciyle bütünleşilmiş, büyük bir moral kazanılmış, atmosfer üst düzeyde… Ve çok basit bir hata ile rakibe maçın en net pozisyonu verildi. Neyse ki, Milinkovic-Savic yüzde yüzlük pozisyonda topu kaleyi boşaltmış Muslera'ya teslim etti. Bu büyük bir şanstı. Tüm takım elinden geleni yaptı. İki Rumen de başarılıydı. Ben en çok Berkan'ı beğendim. Son haftalarda çok eleştirilen Muslera da güven vericiydi.
LEVENT TÜZEMEN - SABAH | Galatasaray sezon başından beri en doğru futbolunu Lazio'ya karşı sergiledi. Muslera'dan Halil'e kadar tüm oyuncular dikkatliydi. Ayağa pas yaptılar. Rakibe baskı koydular. Takım halinde savunma disiplininden vazgeçmediler. Top Lazio'ya geçtiğinde Galatasaray, savunmasında çok çabuk çoğaldı. Lazio'ya geniş alan bırakmadıkları gibi, akıllarda kalacak pozisyon bile vermediler. Fatih Terim'in söylediği gibi Galatasaraylı oyuncular saha içerisinde aktif dinlenmeyi başarı ile uyguladı. Rakibin üzerine gitmeden önce sakin kalarak ve riske girmeden ayağa pas yapmaya özen gösterdiler. Eğer Sloven hakem biraz cesaretli olsaydı Akpa yaptığı sert faullerden sonra oyunda kalamazdı. Akpa'nın atılacağını anlayan Sarri, onu oyundan ladı. Galatasaray genç ve birbirini tamamlayan oyuncu grubuyla seyirciye hoş gelen ve keyif veren bir oyun sergiledi. Bu genç Galatasaray'ın 40 yıllık tecrübeli gibi oyun ortaya koyması hem akıl doluydu hem de izleyenleri fazlasıyla mutlu etti. Terim yine haklı çıktı. Nelsson, Marcao ikilisi ligin en iyi defansı olacak. Bu iki oyuncu da geriden oyunu başlatırken, aceleci davranmadı, riske girmedi, pozisyon ve kademe hatası yapmadılar. Berkan'ın çalışkanlığı, Kerem'in rakibi yıpratması ön plana çıktı, ancak Morutan ve Cicaldau'nun oynama süreleri çoğaldıkça, Galatasaray'ın oyununa ciddi katkı sağlayacağını düşünüyorum. Van Aanholt akıllı bir oyuncu ama bazen kendisini bile şaşırtacak pas hataları yapıyor. Yedlin fazla öne çıkmayarak savunmayı doğru kontrol ederek ciddi destek verdi. Ve oyuncular üstün oynadıkları Lazio'ya karşı golü belki rakip kalecinin hatasından buldular ama kazanmayı da hak ettiler.
ŞANSAL BÜYÜKA - MİLLİYET | Yarım asra yaklaşan meslek hayatımda çok değerli iki “şeref madalyam” var. Birincisi; 2000 UEFA Kupası finalinde Galatasaray ve Fatih Terim... İkincisi; 2008 Avusturya-İsviçre Avrupa Şampiyonası’nda finalden dönen milli takım ve Fatih Terim...İkisini de canlı yaşadım. Galatasaray kupayı kaldırırken, Fatih Hoca‘nın 50 metre arkasındaydım. Milli Takım finali kaçırdıktan sonra, Alman Milli Takımı’nın kurmaylarının Fatih Terim‘i tebrik için sıraya girdiklerinde, o şerefi tribünlerde yaşadım.Aradan çok uzun yıllar geçti. Buna rağmen iki destansı başarı yüreğimin en sıcak yerinde tazeliğini korurken, iki şeref madalyası kişisel müzemin en değerli yerinde duruyor.40 yılı aşkın meslek hayatımda çok değerli iki başarı, iki şeref madalyası, ikisinin de altında Fatih Terim imzası var. Bunu unutamam, bunu inkar edemem, hocanın değerini ve önemini bilirim.O günleri, o maçları, o yılları, en önemlisi o başarıları çok özledik. Özellikle son yıllarda sürekli aşağı doğru giden grafiği durdurmak ve çıkışa geçmek için belki de Lazio kader maçıydı.Neyse çok uzun bir süreden sonra nihayet kazandık, kazanarak başladık. Lazio‘nun asistini yaptığı kalecisiyle kendi kalesine attığı gol nedeniyle “ikram” diyen olursa buna hiç katılmam.İmmobile dışında içi boşalan, sadece adı kalan Lazio karşısında Galatasaray maçı tepeden tırnağa hak etti. Öyle ki, Halil’in şutuna Luis Felipe son anda ayağını uzatmasa, Morutan‘ın füzesi üst direği sallamasa, Kerem mutlak pozisyonda topu ayağından açmasa, Galatasaray’ın rakibine oranla en az üç gömlek daha üstün oynadığı maç en az üç golle biterdi.Lazio için hatırlanacak tek pozisyon, savunmanın arkasına kaldırılan topu, Saviç‘in kaleci Muslera‘ya teslim etmesiydi. Lazio, maç erken saatte oynanmasına rağmen, oyunu yavaşlatarak, orta sahada top yaparak, bir anlamda “ninni” söyleyerek Galatasaray‘ı uyutmaya çalıştı. Ama bu ilkel futbol anlayışını sürdürürken “eli ayağına” dolaştı. Savunmanın ayağından çıkan topla asist yaptı, kaleci Strakosha, elleriyle topu kendi kalesine attı. Futbolun isyanıydı bu...Umarım bu maç, bu galibiyet, özellikle son yılları uyuyarak geçiren Galatasaray‘ın Avrupa kupalarında yeniden ayağa kalkışı olur. Galatasaray’ın, Fatih Terim‘in, bu ülkenin Avrupa kupalarında kazanmaya o kadar çok özlemi, o kadar çok ihtiyacı var ki... İlk adımı attık.Haydi, güneş ufuktan şimdi doğar, yürüyelim arkadaşlar...
BÜLENT TİMURLENK - SABAH | Morutan'ın topunun direkten döndüğü dakikaya kadar Galatasaray soldan Kerem Aktürkoğlu ile Lazio ise sağından Felipe Anderson ile hücum ediyordu. Tek kanatlı oyunda Kerem'in arkasındaki Aanholt ile Lazio'yu zorlayan Galatasaray, Halil'in de şık dönüşüyle bir pozisyona girmişti. Sarri rotasyon sinyali verip İmmobile, Levia ve Luis Alberto gibi yıldızlarını yedek başlatacağını İtalyan basınına sızdırmıştı ama hepsi de 11'deydi. Marcao'nun dönüşüyle Nelsson'un da sağ stopere geçmesiyle Galatasaray'ın savunmadan çıkışları daha kontrollü ama yavaştı. Kupanın adı Avrupa Ligi olabilir ama karşınızdaki bir İtalyan takımı ise korakor mücadele etmeden kazanamazsınız. Fatih Terim takımını iyi hazırlamış. Dün bütün ikili mücadelelerde ayakta kalan ve rakibine ilk bir saatte çerçeveye isabetli şut imkânı tanımayan bir Galatasaray vardı sahada. Orta sahada çok çalışkan bir Cicaldau, defansif görevlerini yerine getiren Berkan ve Taylan takımı sırtlarken, elbette sağ bekte Boey'u aradılar.İkinci yarıda oyunun her dakikası Galatasaray'a italikti. Sarri; Vedat ve Milinkovic-Savic hamleleriyle önde baskıyı arttırırken, Morutan'ın 'pis topu' ve Strakosha'nın şans çok çalışan mücadele edenin yanındadır dedirten smacı geldi. Bu sezon resmi maçlarda sadece Giresunspor'a karşı kalesini kapatan Galatasaray'ın ligde arka arkaya aldığı iki farktan iki beraberlik sonrasında bu genç kadronun gol yemeden böyle bir prestijli bir rakibe karşı alacağı bir galibiyetin moraline ihtiyacı vardı. Kağıt üzerinde Avrupa Ligi'ne iyi başlangıç, 3 puan ve ülke puanına katkı yazacak. Ama iş; moral ve Galatasaray'ın geleceği açısından çok daha fazlası...
HAKAN CAN - FANATİK | Fatih hoca, Trabzonspor’a karşı yaşanan orta sahadaki zafiyetini Taylan’la çözerken, Luyindama yerine Marcao’nun başlaması da savunma hattına sınıf atlattı. Nelsson çok önemli müdahalelerde bulundu. Savunma kanatlarındaki Yedlin ve van Aanholt asli görevlerini iyi yaparken, hücumda beklenen katkıyı sağlayamadı. Hele, Aanholt’un hücumda yaptığı top kayıpları can sıkıcıydı. Galatasaray, dengeli savunmasını etkili hücumlarla süsledi. Berkgamp’a benzettiğim Halil Dervişoğlu, Lazio defansından ‘topu canlandırarak’ çıktı ama şutu savunmadan döndü. Orta saha ve forvet oyuncuları Halil’e ayak uydurabilirlerse, izleyenleri ve rakipleri gole doyurabilirler...