Umarım Suudi televizyonu maçı yayınlamıştır! - Uğur Meleke |
Dün Kadıköy’de ilk 45 dakika tamamlanıp uzatma süresi gösterildiğinde, elektronik tabelada “+45” yazmasını bekledim bir an! Çünkü koskoca 45 dakikada neredeyse hiçbir şey oynanmadı. Feridun Düzağaç ustanın sözcükleriyle, kaygıların hayalleri boğduğu bir devre izledik dün.
İki takım soyunma odalarına gittiğinde nispeten olumlu veriler Galatasaray’ı, olumsuzlar Fenerbahçe’yi gösteriyordu. Zira topa Galatasaray daha fazla sahipti, cılız da olsa etkin anlar, özellikle Barış’ın bindirmeleriyle sarı kırmızılılar tarafından üretildi.
İkinci devre, ilk yarıdan bir kademe daha fazla futbol oynansa da, büyük resimde “dağın fare doğurması” gerçeğinden uzaklaşamadık. Bu haftaya toplamda 32 maçın 28’ini kazanarak gelen, 65 yılın Süper Lig rekoru total 86 puanı toplayan iki ekibe yakışmayan, eğlencesi eksik bir 90 dakikaydı her haliyle.
Umarım Suudi Arabistanlı yetkililer de dünkü berbat maçı izleyip Süper Kupa için teklif ettikleri paradan vazgeçerler de, en azından cumhuriyetin yüzüncü yılında Atatürk Olimpiyat’ta oynanır o simge müsabaka. (HÜRRİYET)
Bu derbinin kendisi 'faul'!.. - Ercan Güven |
Derbinin şampiyonluk yolunda önemi yüzünden ve her iki takımı arkadan kovalayan olmadığı için kimse risk almadı maçta… Oynamadıkları futbolu faulle örtmeye çalıştı ikisi de. Hele ilk yarı; ne teknik direktörler ne futbolcular ne de hakem elini taşın altına koydu.
İlk 40 dakikada Galatasaray’ın üç Fenerbahçe’nin bir şutu vardı ki hiç biri kaleyi bulamadı. İlginçtir; yine de heyecanlıydı maç. Çünkü mücadele hatta futbol kuralları içinde kavga vardı sahada. Karşıdakini oynatmamak için son derece agresif bir sertlik içindeydi futbolcular. Rakiplerine de acımadılar, para verip futbol seyretmek için gelmiş faul görüp eve dönen tribünlere de!
İkinci yarı Fenerbahçe’deki değişiklik maçın sıkışıklığını biraz azalttı. Fenerbahçe rakip kaleye gittikçe Galatasaray’a da rakip kale yolu aralandı. Ama kazanma niyeti yoktu ki kimsede.Mertens yerine Zaha girdikten sonra Kerem Mertens’in yerine Zaha kanada geçti. Fenerbahçe’de ise Tadic yerini King’e bıraktı ki, İsmail Kartal en iyisini yaptı. Tadic dayanılmaz durumdaydı çünkü.
Boey’in ilk sarısını kırmızıya çevirmekten çekindi resmen hakem. Crespo’yu yere indiren Boey’e ikinci sarı kartı göstermeyerek Galatasaray’ı eksiltmek istemedi.
Sonuçta tepeden tırnağa “faul”dü derbi. Zaten canı sıkkındı herkesin; Süper Ligin en büyük iki “yatırımı” daha da sıktı canları. (MİLLİYET)
VAR ve İcardi 3 puana engel oldu - Bülent Timurlenk |
Geçen sezon Galatasaray adına deplasmanda 3 gollü derbi galibiyetinin şifresi geçiş oyunuydu. Fenerbahçe, Fred'in yokluğunda ne rakibin pas oyununu kırabildi ne de çok çalışan ama derine gelirken pili biten Dzeko'yu pozisyona sokabildi. Kartal'ın 3 değişiklik yapması ve Batshuayi'yi son düdüğe iki dakika kala oyuna alması da bir teknik adamlık problemi… İsmail-King hamlelerinin ev sahibine enerji getirdiği doğrudur ama Fenerbahçe maçı geçen sezonun ikinci derbisinde olduğu gibi 5 hücum ve rakip kaleye sıfır isabetli şutla bitirdi. Takım oyunu alkışlık olan Galatasaray, Kadıköy'den 3 puan çıkartamadıysa bunun sebebi bir pozisyonda VAR ve çabukluğunu yitiren İcardi'nin 3 pozisyonda geç kalmasıdır. Geçen sezonun iki derbisinde tabelada farkı yaratan da buydu zaten. (SABAH)
Bunlar mı şampiyon? - Gürcan Bilgiç |
Kadıköy'de rakibe yüzde 60 topu vermek, bir derbi maçı için oyun karakteri değil. İrfan Can'ın merkeze alınması bir hamle. Tutmadığı ortada, 45'i bekleme.
Maçta rekor faul yapılmış. Öyle bir şey yok. "Başım belaya girmesin" diyen hakem derbiyi yönetti. Kendini yere atana düdüğü çaldı. Atışları geç yaptırttı. En pahalı kadrolardan oyun bekleyenlere, yerde yatanları ve sağlık heyetini seyrettirdi. Arda Kardeşler'in "Yangın söndürücü" profili de devredeydi. Fenerbahçe baskı yaptığı an, "hoooop" bir faul ile topu taşıdı öbür sahaya.
"Şampiyon olacak takımı" seyretmek amacımızdı. Bunlar mı Türkiye'nin en iyisi? Küçük hedeflerin, çapsız fikirleri vardı sahada. Tüm dinamikleriyle… Okan Buruk, İsmail Kartal'a; "Şahane" bir ders verdi. Büyük takım hocasının nasıl düşünmesi gerektiğini, sezon ezberlerinden neden vazgeçilmeyeceğini, baskı altında oyunculara nasıl davranması gerektiğini sahaya astı, tablo gibi. (SABAH)